BULGUR PALAS İSTANBULLULARLA BULUŞMAK İÇİN GÜN SAYIYOR!
1912 yılında İstanbul’un yedinci tepesi olarak bilinen Kocamustafapaşa Tepesi’ne Bolulu Habib Bey tarafından İtalyan mimar Giulio Mongeri’ye tasarlatılan Bulgur Palas’ın restorasyonu tamamlanıyor. İBB tarafından satın alınan Bulgur Palas’ın restorasyonunun tamamlanmasının ardından İstanbullular için Tarihi Yarımada’da yepyeni bir kültür merkezi haline gelmesi planlanıyor.
BULGUR KRALI HABİB BEY’DEN İBB’YE “BULGUR PALAS”
Şatoyu andıran görkemli yapısı, konumu ve yüz yılın üzerindeki tarihi sebebiyle birçok eski İstanbul fotoğrafında karşımıza çıkan Bulgur Palas, Bolulu Mehmet Habib Bey tarafından 1912 yılında İtalyan mimar Giulio Mongeri’ye tasarlatılmıştır. Öncesinde İttihat Terakki Cemiyeti’nin teşkilatlanmasında önemli görevler üstlenen ve Bolu mebusu seçilen Habib Bey, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra ise iktisadi alanda yaşanan değişimler sebebiyle ordunun ihtiyaçlarının yerel kanallardan temini gerekmiştir. Bu dönemde cemiyetle olan bağlantıları sebebiyle imtiyazlar kazanan Habib Bey, vagon satın alarak Anadolu’dan buğday, arpa, bulgur gibi tahılların İstanbul’a ve cepheye nakledilmesi işlerini üstlenmiştir.
Bu işten elde ettiği servet sebebiyle “Bulgur Kralı Habib Bey” olarak anılan Habib Bey tarafından yaptırılan konak da semt halkı tarafından “Bulgur Palas” olarak anılmaya başlamıştır.
Mehmet Habib Bey’in konağın ücretini ve Osmanlı Bankası’ndan aldığı borçları ödeyememesi sebebiyle 1926’da Osmanlı Bankası’na devredilen bina, uzun yıllar Osmanlı Arşivi olarak kullanılmıştır.
İBB MİRAS RESTORASYONUYLA GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR
Bulgur Palas, 2021 yılında özel mülk iken İBB tarafından satın alındı ve kamusal kullanıma açılmak üzere İBB Miras tarafından restorasyonuna başlandı.
Tarihi Yarımada’nın yedi tepesinden birinde yer alan Bulgur Palas, İstanbullular için yeni kültür-sanat odaklı bir yaşam alanı olmak için gün sayıyor. Geçici sergi, kütüphane, atölye ve etkinlik alanlarıyla ve aslında uygun kalınarak restore edilen etkileyici mimarisiyle sanatseverlerin uğrak yerlerinden biri haline gelmesi bekleniyor.
GÖRKEMLİ MİMARİSİYLE BÜYÜLÜYOR
İtalyan mimar Giulio Mongeri tarafından tasarlanan yapı, Birinci Ulusal Mimarlık akımının özelliklerini taşımaktadır. Milli Mimari, Milli Mimari Rönesansı ve Neo-Klasik Üslup olarak da bilinen Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi 1908-30 yılları arasına tarihlendirilir. Şatoyu andıran mimarisiyle Bulgur Palas, etrafi yüksek duvarlarla çevrili bir avlu içerisinde büyük kagir bir yapı olarak İstanbul’un Fatih ilçesinde yer almaktadır. Taş-tuğla malzemeden inşa edilen yapının inşasında kullanılan malzemelerin bir kısmının yurt dışından getirildiği bilinmektedir. Tuğla duvarlar sıvasız olup sadece kuleli kısım sıvalıdır. Tavan döşemeleri çelik putrelli volta döşemedir. Bodrum kat, üç normal kat ve çatı katından oluşan konağın bir de kulesi bulunmaktadır.
İstanbul’da dünyaya gelen ve İtalya’da eğitim gören mimari Giulio Mongeri’nin İstanbul’da tasarladığı yapılar arasında Edoardo De Nari ile birlikte tasarladığı İstiklal Caddesi Saint Antonio Kilisesi projesi, Nurettin Bey Pavyonu, Generali Han, Taksim Cumhuriyet Anıtı kaidesi ile Bulgur Palas bulunmaktadır.